Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Lübnanlı siyaset bilimci ve uluslararası hukuk araştırmacısı Dr. Ali Matar, ABNA Uluslararası Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın İran’a karşı yürütülen 12 günlük savaşa katıldığını itiraf etmesinin, “ABD’nin İran’a yönelik saldırısının resmî bir delili” olduğunu vurguladı.
Matar, “Trump’ın açıklamaları, ABD ve İsrail’in İran’a karşı gerçekleştirdiği eylemin açık bir saldırı (aduvan) olduğunu doğrulamaktadır. Bu savaşın başlatılması doğrudan bir saldırı anlamına gelir ve ABD’nin askeri katılımı BM Şartı’nın temel ilkelerini ihlal etmektedir. Üstelik bu müdahaleyi meşrulaştıracak herhangi bir Güvenlik Konseyi kararı da yoktur,” dedi.
El-Ahed haber sitesinin genel yayın yönetmeni de olan Matar, BM Şartı’nın 2. maddesinin 4. fıkrası uyarınca hiçbir devletin uluslararası ilişkilerde güç kullanma hakkı olmadığını, aynı maddenin 7. fıkrasının da ülkelerin iç işlerine müdahaleyi kesin biçimde yasakladığını hatırlattı. Ona göre ABD ve İsrail’in bu eylemleri yalnızca İran’ın egemenliğini ihlal etmekle kalmıyor, uluslararası hukukun temel ilkelerine de açıkça saldırı anlamına geliyor.
Barışa Tehdit ve İnsani Felaket Riski
Dr. Matar, “Hiçbir ülke başka bir devlete saldırma veya saldırıya katılma hakkına sahip değildir. Bu ancak Güvenlik Konseyi kararıyla veya meşru müdafaa durumunda mümkündür. BM Şartı’nın 51. maddesi, saldırıya uğrayan devletlere bireysel veya kolektif savunma hakkı tanır,” ifadelerini kullandı.
Trump’ın açık itirafına göre, ABD savaş uçakları İran’daki nükleer tesisleri bombalamıştır. Matar, bu saldırının nükleer ve insani bir felakete yol açabileceğini, yüz binlerce sivilin hayatını tehlikeye atabileceğini belirterek, “Bu eylem sadece bir saldırı değil, aynı zamanda İran, bölge ve dünya barışı için ciddi bir tehdittir,” dedi.
Uzman, tüm bu gerçekler ışığında ABD ve İsrail’in İran’a yönelik askeri eylemlerinin uluslararası hukuk açısından yasa dışı olduğunu vurguladı.
Uluslararası Kurumlarda Hukuki Takip
Dr. Matar, İran’ın bu konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyabileceğini, ancak ABD’nin daimi üye olarak veto hakkına sahip olması nedeniyle bu yolla sonuç almanın zor olacağını söyledi.
Yine de Matar’a göre, savaş suçlarına ilişkin yeterli delil toplanırsa, İran bu dosyayı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) götürebilir. Böylece saldırılardan sorumlu komutanlar veya yetkililer yargılanabilir. Ayrıca, Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) doğrudan savaş suçlarına değil, devletler arasındaki ihtilaflara bakmakla birlikte, eğer saldırıların amacı İran halkını toplu olarak yok etmek veya büyük bir insani felaket yaratmak ise, burada da dava açma olasılığı bulunmaktadır.
ABD’nin Nüfuzu ve Adaletin Önündeki Engel
Son olarak Dr. Ali Matar, ABD’nin BM ve uluslararası kurumlar üzerindeki derin etkisine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ne yazık ki ABD’nin küresel sistem üzerindeki nüfuzu nedeniyle, bu ülke veya İsrail hakkında açık bir kınama kararı ya da tazminat alınması kolay değildir. Ancak bu dosyanın hem hukuki hem de siyasi düzeyde takip edilmesi, saldırının belgelendirilmesi ve bu yasa dışı eylemin dünya vicdanında yer etmesi açısından büyük önem taşımaktadır.”
yorumunuz